Uluslararası Piyasalar
Berkay Ören
Venbey Yatırım Araştırma Uzmanı
6 Eylül 2016 Salı
25 Ağustos 2016 Perşembe
22 Ağustos 2016 Pazartesi
15 Ağustos 2016 Pazartesi
22 Haziran 2016 Çarşamba
Forex’te Petrol Yatırımı Nasıl Yapılır
Contract for Difference (CFD) ya
da Türkçe anlamıyla fark Sözleşmeleri olarak bilinen tezgah üstü ürünler olup,
vadeli piyasalardaki kontratlar baz alınarak üretilen ürünlerdir. CFD
sözleşmeleri dayanak varlığın değerinde yükseliş ya da düşüş nedeniyle değeri
artan ya da azalan, pozisyon açılış ve kapanış fiyatları arasındaki farkın
nakit olarak müşterinin hesabına yansıtıldığı sözleşme türüdür. Sözleşmelerde
dayanak varlığın gerçek sahibi yoktur ve bu ürünlerin temel özelliği kaldıraç
kullanma imkânı sağlamasıdır. Petrol fiyatları üzerinden yatırım yapmak isteyen
müşteriler, petrol fiyatlarına dayalı CFD kontratları üzerinden işlem yaparlar.
Petrol fiyatlarında CFD olarak işlem yapılan 2 önemli vadeli kontrat vardır. Batı
Teksas (WTI) Amerikan tipi petrol, ABD’deki yerel petrol üretimini içerirken,
Brent petrol ise genel olarak Kuzey Atlantik bölgesinin deki üretimi
kapsamaktadır. Brent petrol Dünya petrol fiyatlarını daha net yansıtırken, WTI
son dönemler vadeli piyasalarda daha fazla işlem görmektedir. Her ikisinin de
fiyat seviyeleri birbirine oldukça yakın seyretmektedir. CME grup’un sahibi
olduğu NYMEX’in göstergesi WTI’dır ve CL kodu şeklinde gösterilir. Vadeli
piyasa traderları çoğunlukla bu konrat üzerinde farklı türev ürünler ile işlem
yaparlar. Ayrıca Exchange Traded Fund (ETF) ve Exchange Traded Notes (ETN)
dediğimiz çeşitli ürünlerle de ham petrol de işlem yapma imkanı bulunmaktadır.
Ham Petrol yüksek likiditeyle
hemen hemen bütün piyasa koşullarında kar fırsatı sunmaktadır. Enerji
sektöründeki oynaklığın son yıllarda ciddi artış yaşadığını görmekteyiz. Ham
Petrol fiyatlarının hareketi Dünya üretiminde arz ve talep dengesi, aynı
zamanda Ekonomik refahıyla belirlenir. Aşırı arz ve düşük talep traderların ham
petrolde satış işlemi gerçekleştirmeleri ile petrolün satıcılı seyrine yol
açar. Talebin artması ve üretimin azalması ya da yatay seviye de kalması
traderların alış pozisyonuna geçmelerine ve sonrasında petrol alıcılı seyrine
yol açar. Enerji ürünlerinin işlem gördüğü vadeli piyasalarda işlem yapanlar profesyonel
traderlar ve hedgerlardan oluşmaktadır. Bu piyasadaki oyuncuların bir kısmı
fiziksel malını riskten korunmak için pozisyon alırken diğer bir kısmı ise
hedge fund yönetenlerden oluşmaktadır.
Forex
piyasasında Petrol alım satımı gerçekleştirilirken, vadeli kontratlar gibi
fiziksel olarak takas gerçekleşmediğinden dolayı işlemler kısa sürede
gerçekleşmekte ve daha hızlı olarak sonuçlanmaktadır. Bu
piyasada Petrol alım-satım işlemleri güvenlik, nakliye, komisyon, işçilik
vb. gibi zaman ve kazanç kaybına neden olacak tüm bu etmenlerden
etkilenmeksizin gerçekleştirilmektedir. Forex’te Petrol alım-satımı
yapabilmek için bir bilgisayar, internet bağlantısı ve yetkili bir aracı
kurumdan açılacak Forex hesabına sahip olmanız yeterlidir. Türkiye Sermaye
Piyasaları ve Yurtdışı Türev Piyasalarda Geniş Yetkili Aracı Kurum lisansı ile
hizmet veren Venbey Yatırım Menkul Değerler ’den açacağınız hesap ile
bütçenize uygun şekilde güvenli bir şekilde Petrol alım-satım işlemlerinizi
gerçekleştirebilirsiniz.
25 Mayıs 2016 Çarşamba
AMB'nın Finansal İstikrar Görünüm Raporunda Öne Çıkanlar
Avrupa Merkez Bankası bu hafta finansal istikrar görünüm
raporunu yayınladı. Kurum Euro Bölgesi’nde son 6 ayda risklerin artığının
uyarısında bulundu. Raporda genel olarak 4 ana risk unsuruna dikkat çekildi. Bu
risk kaynakları finans sektöründeki zayıf karlılık, piyasalarda yaşanan
kargaşa, aşırı borç yükü ve büyüyen gölge bankacılığı olarak raporda
belirtildi.
Geçtiğimiz 6 aylık dönemde gelişmekte olan ülke
ekonomilerinde artan kırılganlığın etkisiyle finansal piyasalarda yaşanan
türbülans Euro Bölgesi finansal sistemini etkiledi. Küresel piyasalarda risk
kaynağını oluşturan en önemli etkenin Çin olduğu raporda belirtildi. Gelişmekte
olan ülke ekonomilerinde özel sektör borç yükünün fazla olduğu ve özel sektörün
borcunun yabancı para birimleriyle yapıldığı belirtildi. Genel olarak Euro
Bölgesi finansal sisteminin küresel piyasalardaki tansiyondan fazla
etkilenmediğini belirten kurum, finansal stresin Mayıs ayında düşük seviyede
kaldığını önemle vurguladı.
Raporda, petrol fiyatlarında oynaklığın devam ettiği, fakat
hala düşük seviyede olduğu söylendi. Petrol fiyatlarının düşük seviyede olması
ithalat için olumlu bir gelişme olurken, Euro bölgesinde enerji maliyetlerini
azalttığı söylenebilir.
Gelişmekte olan ülke ekonomisindeki yüksek getirili şirket
bonoları ve hisselerdeki riskler gelişmiş ekonomilerin finansal piyasalarını ve
bankacılık sektörünü etkiliyor. Raporda yayılma etkisine vurgu yapılırken, bu
etkinin gelişmiş ülkelerin varlıklarını daha kırılgan hale getirdiğine dikkat
çekildi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin hisselerdeki değer kaybının makro
finansal kırılganlıkla bağlantılı olduğu da açıklandı. Buna örnek olarak yüksek
kredi riskinin bağlantılı olduğu düşük ve oynak petrol fiyatları verilebilir.
Raporda bankacılık sektöründeki finansal risklere vurgu
yapılırken, yatırım fonlarındaki risklere de dikkat çekildi. Risklerin reel
ekonomide de arttığına vurgu yapan rapor, ülke ve finansal olamayan özel
sektörlerde problem olduğu belirtildi. Maliye ve yapısal reformların
etkisizliği ve gecikmesinin Euro ülkelerinde büyümeyi olumsuz etkileyebileceği
belirtildi.
Kurum gelecek 2 yılda finansal istikrarı bozacak 4 ana önemli
risk unsuru olduğunu belirtti. İlk olarak, gelişmekte olan ülke piyasalarındaki
stres, düşük emtia fiyatlarından dolayı risk primlerindeki artışa ve finansal
çalkantıya neden olduğu vurgulandı. Bankacılık ve sigorta sektörlerindeki düşük
karlılığın diğer önemli riskler arasında olduğu belirtildi. Bu problemin
büyümesi durumunda bankaların kredi aktivitelerinde problem yaşanabileceğinin
öngörüldüğü belirtildi. Ülke ve finansal olmayan özel sektörlerdeki borç
kaygısı AMB’nın öngördüğü riskler arasında oluğu açıklandı. Politik belirsizlik
ve düşük ekonomik büyüme koşullarında borç yükünün daha fazla problem yaratabileceği
belirtildi. Politik riskin bütün Avrupa ülkelerinde arttığı ve bu olumsuz
durumun mali yapısal reformlara zarar verdiği söylendi. Politik risklerin
çözülememesinin kamu borçlarında istikrarsızlığa yol açtığı belirtildi. Yatırım
fon sektöründeki olası stresin likitide riski ve yayılma etkisi ile bütün
finansal sistemi etkileyebileceğine dikkat çekildi.
Euro bölgesi yatırım fonları 4.2 trilyon Euro ile Avrupa
bölgesine ait olmayan fonlar tutuyorlar. Bu rakam toplam varlıkların yüzde 40’na
denk geliyor. 2010 yılında bu oran yüzde 32 seviyesindeydi. Küresel piyasalarda
yaşanan risk algısı Euro Bölgesindeki fonları olumsuz etkiliyor. Gelişmekte
olan ülkelerde meydana gelen bir risk, Euro Bölgesinde ki fonların
değerlemesini olumsuz etkilerken, şirketlerin portföylerine zarar veriyor. Raporda
düşük faiz oranı ortamında, yatırım fonlarındaki risk potansiyelinin devam
edeceği öngörüldü.
Bir önceki yayınlanan rapora Euro Bölgesinde risklerin
çoğunun artığı görüldü. ECB’nin ele aldığı riskler benzer özellikler gösteriyor.
Raporda belirtilen riskler birinin oluşması diğerlerini de tetikleyecektir. Son
olarak raporda bahsedilen risklerin ekonomik büyüme için olumsuzluk
oluşturduğuna da yer verildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)