Venbey Yatırım Araştırma Uzmanı

22 Haziran 2016 Çarşamba

Forex’te Petrol Yatırımı Nasıl Yapılır

Contract for Difference (CFD) ya da Türkçe anlamıyla fark Sözleşmeleri olarak bilinen tezgah üstü ürünler olup, vadeli piyasalardaki kontratlar baz alınarak üretilen ürünlerdir. CFD sözleşmeleri dayanak varlığın değerinde yükseliş ya da düşüş nedeniyle değeri artan ya da azalan, pozisyon açılış ve kapanış fiyatları arasındaki farkın nakit olarak müşterinin hesabına yansıtıldığı sözleşme türüdür. Sözleşmelerde dayanak varlığın gerçek sahibi yoktur ve bu ürünlerin temel özelliği kaldıraç kullanma imkânı sağlamasıdır. Petrol fiyatları üzerinden yatırım yapmak isteyen müşteriler, petrol fiyatlarına dayalı CFD kontratları üzerinden işlem yaparlar. Petrol fiyatlarında CFD olarak işlem yapılan 2 önemli vadeli kontrat vardır. Batı Teksas (WTI) Amerikan tipi petrol, ABD’deki yerel petrol üretimini içerirken, Brent petrol ise genel olarak Kuzey Atlantik bölgesinin deki üretimi kapsamaktadır. Brent petrol Dünya petrol fiyatlarını daha net yansıtırken, WTI son dönemler vadeli piyasalarda daha fazla işlem görmektedir. Her ikisinin de fiyat seviyeleri birbirine oldukça yakın seyretmektedir. CME grup’un sahibi olduğu NYMEX’in göstergesi WTI’dır ve CL kodu şeklinde gösterilir. Vadeli piyasa traderları çoğunlukla bu konrat üzerinde farklı türev ürünler ile işlem yaparlar. Ayrıca Exchange Traded Fund (ETF) ve Exchange Traded Notes (ETN) dediğimiz çeşitli ürünlerle de ham petrol de işlem yapma imkanı bulunmaktadır.

Ham Petrol yüksek likiditeyle hemen hemen bütün piyasa koşullarında kar fırsatı sunmaktadır. Enerji sektöründeki oynaklığın son yıllarda ciddi artış yaşadığını görmekteyiz. Ham Petrol fiyatlarının hareketi Dünya üretiminde arz ve talep dengesi, aynı zamanda Ekonomik refahıyla belirlenir. Aşırı arz ve düşük talep traderların ham petrolde satış işlemi gerçekleştirmeleri ile petrolün satıcılı seyrine yol açar. Talebin artması ve üretimin azalması ya da yatay seviye de kalması traderların alış pozisyonuna geçmelerine ve sonrasında petrol alıcılı seyrine yol açar. Enerji ürünlerinin işlem gördüğü vadeli piyasalarda işlem yapanlar profesyonel traderlar ve hedgerlardan oluşmaktadır. Bu piyasadaki oyuncuların bir kısmı fiziksel malını riskten korunmak için pozisyon alırken diğer bir kısmı ise hedge fund yönetenlerden oluşmaktadır.


Forex piyasasında Petrol alım satımı gerçekleştirilirken, vadeli kontratlar gibi fiziksel olarak takas gerçekleşmediğinden dolayı işlemler kısa sürede gerçekleşmekte ve daha hızlı olarak sonuçlanmaktadır. Bu piyasada Petrol alım-satım işlemleri güvenlik, nakliye, komisyon, işçilik vb. gibi zaman ve kazanç kaybına neden olacak tüm bu etmenlerden etkilenmeksizin gerçekleştirilmektedir. Forex’te Petrol alım-satımı yapabilmek için bir bilgisayar, internet bağlantısı ve yetkili bir aracı kurumdan açılacak Forex hesabına sahip olmanız yeterlidir. Türkiye Sermaye Piyasaları ve Yurtdışı Türev Piyasalarda Geniş Yetkili Aracı Kurum lisansı ile hizmet veren Venbey Yatırım Menkul Değerler ’den açacağınız hesap ile bütçenize uygun şekilde güvenli bir şekilde Petrol alım-satım işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

AMB'nın Finansal İstikrar Görünüm Raporunda Öne Çıkanlar

Avrupa Merkez Bankası bu hafta finansal istikrar görünüm raporunu yayınladı. Kurum Euro Bölgesi’nde son 6 ayda risklerin artığının uyarısında bulundu. Raporda genel olarak 4 ana risk unsuruna dikkat çekildi. Bu risk kaynakları finans sektöründeki zayıf karlılık, piyasalarda yaşanan kargaşa, aşırı borç yükü ve büyüyen gölge bankacılığı olarak raporda belirtildi. 

Geçtiğimiz 6 aylık dönemde gelişmekte olan ülke ekonomilerinde artan kırılganlığın etkisiyle finansal piyasalarda yaşanan türbülans Euro Bölgesi finansal sistemini etkiledi. Küresel piyasalarda risk kaynağını oluşturan en önemli etkenin Çin olduğu raporda belirtildi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde özel sektör borç yükünün fazla olduğu ve özel sektörün borcunun yabancı para birimleriyle yapıldığı belirtildi. Genel olarak Euro Bölgesi finansal sisteminin küresel piyasalardaki tansiyondan fazla etkilenmediğini belirten kurum, finansal stresin Mayıs ayında düşük seviyede kaldığını önemle vurguladı.  

Raporda, petrol fiyatlarında oynaklığın devam ettiği, fakat hala düşük seviyede olduğu söylendi. Petrol fiyatlarının düşük seviyede olması ithalat için olumlu bir gelişme olurken, Euro bölgesinde enerji maliyetlerini azalttığı söylenebilir.

Gelişmekte olan ülke ekonomisindeki yüksek getirili şirket bonoları ve hisselerdeki riskler gelişmiş ekonomilerin finansal piyasalarını ve bankacılık sektörünü etkiliyor. Raporda yayılma etkisine vurgu yapılırken, bu etkinin gelişmiş ülkelerin varlıklarını daha kırılgan hale getirdiğine dikkat çekildi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin hisselerdeki değer kaybının makro finansal kırılganlıkla bağlantılı olduğu da açıklandı. Buna örnek olarak yüksek kredi riskinin bağlantılı olduğu düşük ve oynak petrol fiyatları verilebilir.

 Grafikte belirtildiği gibi yayılma etkisi küresel hisse senedi piyasalarında açıkça görülmektedir. 2014 yılından sonra gelişmiş ve gelişmekte olan ülke hisselerinin paralel şekilde hareket ettiğini görebiliyoruz. Yeşil çizgi petrol fiyatlarındaki seyri gösterirken, sarı renkler ise küresel petrol talebini belirtiyor. Grafikte sarı renklere bakacak olursak 2016 yılında toplam talepte yaşanan artış gösteriliyor. Mavi renk ise petrol arzındaki değişimi ifade ediyor. 2015 yılında petrol arzında ciddi artış yaşanırken, 2016 yılında arzda azalış görülüyor. 
Raporda bankacılık sektöründeki finansal risklere vurgu yapılırken, yatırım fonlarındaki risklere de dikkat çekildi. Risklerin reel ekonomide de arttığına vurgu yapan rapor, ülke ve finansal olamayan özel sektörlerde problem olduğu belirtildi. Maliye ve yapısal reformların etkisizliği ve gecikmesinin Euro ülkelerinde büyümeyi olumsuz etkileyebileceği belirtildi.

Kurum gelecek 2 yılda finansal istikrarı bozacak 4 ana önemli risk unsuru olduğunu belirtti. İlk olarak, gelişmekte olan ülke piyasalarındaki stres, düşük emtia fiyatlarından dolayı risk primlerindeki artışa ve finansal çalkantıya neden olduğu vurgulandı. Bankacılık ve sigorta sektörlerindeki düşük karlılığın diğer önemli riskler arasında olduğu belirtildi. Bu problemin büyümesi durumunda bankaların kredi aktivitelerinde problem yaşanabileceğinin öngörüldüğü belirtildi. Ülke ve finansal olmayan özel sektörlerdeki borç kaygısı AMB’nın öngördüğü riskler arasında oluğu açıklandı. Politik belirsizlik ve düşük ekonomik büyüme koşullarında borç yükünün daha fazla problem yaratabileceği belirtildi. Politik riskin bütün Avrupa ülkelerinde arttığı ve bu olumsuz durumun mali yapısal reformlara zarar verdiği söylendi. Politik risklerin çözülememesinin kamu borçlarında istikrarsızlığa yol açtığı belirtildi. Yatırım fon sektöründeki olası stresin likitide riski ve yayılma etkisi ile bütün finansal sistemi etkileyebileceğine dikkat çekildi.  

Euro bölgesi yatırım fonları 4.2 trilyon Euro ile Avrupa bölgesine ait olmayan fonlar tutuyorlar. Bu rakam toplam varlıkların yüzde 40’na denk geliyor. 2010 yılında bu oran yüzde 32 seviyesindeydi. Küresel piyasalarda yaşanan risk algısı Euro Bölgesindeki fonları olumsuz etkiliyor. Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen bir risk, Euro Bölgesinde ki fonların değerlemesini olumsuz etkilerken, şirketlerin portföylerine zarar veriyor. Raporda düşük faiz oranı ortamında, yatırım fonlarındaki risk potansiyelinin devam edeceği öngörüldü. 

Bir önceki yayınlanan rapora Euro Bölgesinde risklerin çoğunun artığı görüldü. ECB’nin ele aldığı riskler benzer özellikler gösteriyor. Raporda belirtilen riskler birinin oluşması diğerlerini de tetikleyecektir. Son olarak raporda bahsedilen risklerin ekonomik büyüme için olumsuzluk oluşturduğuna da yer verildi.